Merhaba sevgili okuyucularımız. Yepyeni bir macera ile beraberiz bugün. Beni biliyorsunuz, kafama esince yakınlardaki bir şehri gidip görmeyi seviyorum. Lille, Brugge, Niagara bunun örnekleridir 🙂 Bu sefer de (Ekim 2017) Lyon’a gittim. Aslında konsoloslukta bir işim vardı ve posta yoluyla halledebilirdim ama Lyon’u görmek için iyi bir bahane gibi göründü 🙂 Günübirlik bile denemez, Lyon’da sadece 5 saat geçirdim ve bunun yarısı müzede geçti.

(Chers lecteurs, pour ce post, j’ai traduit l’expérience de mon épouse… car je n’étais malheureusement pas avec elle pour ce voyage. Ciao 🙂 )

Bonjour chers lecteurs 🙂 nous nous retrouvons pour une nouvelle aventure ! Comme vous savez, j’aime visiter les villes qui se situent pas loin de chez moi : Lille, Bruges, Niagara Falls… Et récemment, j’ai eu la chance de me rendre à Lyon pour une petite journée. Normalement, je devais y aller pour régler une affaire administrative au consulat turc… Mais j’en ai naturellement profité pour jouer les touristes 🙂 et sur les quelques heures passées dans cette belle ville, beaucoup furent consacrées à la visite du musée des beaux arts !

Yazıya başlamadan önce Türk konsolosluğundan biraz bahsetmek istiyorum: Lyon part-Dieu garına vardıktan 20 dakika sonra (yürüyerek hiç de karmaşık değil) konsolosluğa vardım. Lyon’un iyi bir mahallesindeki çok şık bir binanın en üst katında bulunuyor Türk konsolosluğu. Bu detay hoşuma gitti. Üstelik gördüğüm hizmet için teşekkür etme ihtiyacı hissediyorum. Fransızların bürokrasideki kaplumbağa sendromuna (bu ismi ben koydum) yıllardır şahit olduktan sonra Türklerin el çabukluğuna, pratikliğine hayran olduğumu fark ettim. Vatandaşlarına hem saygılı davranan hem de evrak işlerini çabucak halleden bürokratlarımıza selam olsun.

Mais avant d’aller plus loin sur ma visite, je vais d’abord écrire un mot sur le consulat turc, situé dans un très beau quartier de Lyon, et établi dans un bel édifice. J’avoue avoir été impressionné par la qualité et la rapidité du service apporté par les employés : à vrai dire, mes expériences de l’administration française, victime de ce que j’appellerais le “syndrome de la tortue”, ne m’avait pas habitué à une telle efficacité (désolée). Donc, avis au turcs de France : foncez-y !

Evet, gelelim Lyon’a… Lyon’u hem gezen hem de yaşayan birçok kişiden dinlemiştim. Hakikaten çok şeker bir şehir. Havanın şansıma çok güzel olması Lyon’u daha da sempatik kıldı gözümde. Besançon’a son bir yılda bayağı alışmış olacağım ki İstanbullu olmama rağmen Lyon gözüme büyük geldi. (İstanbul herhalde bana artık bir dev gibi görünecektir…) Aşağıdaki fotoğrafta şehrin ana meydanında bulunan belediye konağını görüyorsunuz.

Parenthèse fermée : parlons maintenant de Lyon 🙂 J’avais entendu dire que c’était une ville très sympathique, et où le ciel était clément… Une fois sur place, je n’ai pu m’empêcher d’être admirative de sa grandeur : à vrai dire, cela fait maintenant presque un an que je suis habitué à la taille humaine de Besançon 🙂 Et quand j’y pense, Istanbul me paraîtra encore plus gigantesque à l’avenir !!!!! La photo ci-dessous montre l’Hôtel de Ville, Place de la Comédie :

Güzel Sanatlar Müzesi’ni gezmeden bir seyahat düşünemiyorum. Elbette müzenin altını üstüne getirdim ve birçok eserin fotoğrafını çektim. Müze aynı meydanda (Place de la Comédie) bulunuyor. Fotoğrafları bloga değil instagram hesabımıza koydum. (instagram: heartytrips) Fransa’daki hiçbir müze beni hayal kırıklığına uğratmıyor. Muhteşem eserler var…

Je ne peux pas concevoir un séjour sans visiter un musée… En l’occurrence, le Musée des Beaux-Arts de Lyon, situé sur la même place que l’Hôtel de Ville, et que l’on voit ci-dessous ! D’ailleurs, j’ai beaucoup pris de photos à l’intérieur du musée : si vous voulez y jeter un œil, rendez-vous sur notre page instagram : heartytrips. Je ne suis jamais déçu par les musées… Je trouve qu’en France, on n’y trouve que des œuvres magnifiques !

Siz hiç pembe banka gördünüz mü? İşte Çin Bankası 🙂

Vous avez déjà vu une banque rose ? Moi si : la Bank of China à Lyon 🙂

Lyon, 3 yakadan oluşuyor. Ben kısıtlı zamanımdan ötürü ortadaki yarımadayı gezebildim sadece… ve köprüden geçerek gara döndüm…

Je n’ai visité qu’une des trois partie de Lyon, à savoir la péninsule du centre de la ville… J’ai dû traverser le pont pour retourner à la gare, afin de revoir mon mari qui me manque beaucoup quand même…

Unutmadan opera binasının da fotoğrafını çekiverdim 🙂 Lille’deki opera binasının neredeyse aynısı… Lyon’da çok hoşuma giden bir hizmet elektrikli otobüslerin kullanılması. Fotoğraflarda gördüğünüz havada uçuşan siyah kablolar bu yüzden varlar. Görüntüyü bozuyorlar ama doğa için iyi bir hizmet olduğunu düşünüyorum.

Voici l’Opéra de Lyon… Je ne peux m’empêcher de penser à celui de Lille, qui y ressemble beaucoup 🙂 Comme vous voyez sur ces photos, beaucoup de câbles aériens serpentent dans la ville… Il s’agit en fait d’une ligne de bus électriques, très sympathiques et au look futuriste…

Lille’i gezdikten sonra “insanın kendini her gün bir yenilikle ödüllendirmesi mümkün olmuyor” diye düşünmüştüm; işte bu gün de bunu hissettim. Tek başına vakit geçirmek insana çok iyi geliyor. Ama evde eş bekler, ben trene bindiğim gibi Besançon’un yolunu tuttum 🙂 Lyon’a umarım daha kapsamlı bir gezi düzenleyebiliriz, hem de bu sefer eşimle. İkinci yazı böylece mümkün olur. Şimdilik bu kadar… Yeniden buluşacağız… 🙂

Quand j’étais revenue de mon voyage à Lille, et bien au chaud dans mon lit bruxellois, alors que j’étais encore étudiante, je me disais combien cette journée avait été magnifique… J’avais hâte de revivre ces instants 🙂 Et voilà que, de retour de Lyon, j’éprouve le même sentiment 🙂 Le soir venu, je retrouve mon mari à qui j’ai beaucoup manqué… Nous sommes impatients de refaire ce voyage, et ensemble cette fois-ci 🙂 A bientôt les Amis !!!!