Modern dünyada çok az insan buluruz ki hayatı boyunca hiç Amerika’ya seyahat etmeyi hayal etmemiş olsun; “gezilecek şehirler” listesine New York’u koymamış olsun. Ben onlardan biriyim. Şimdiki eşim, o zamanki sevgilim, bana onunla New York’a gelmemi teklif ettiğinde “Biz gelecek planları yaparken kader bize gülümsermiş” sözünü iliklerimde hissetmiştim. “Demek ki böyle olacağı varmış” dedim ve biletimi aldım. Bavulumu hazırladığım gibi kendimi New York uçağında buldum. Takvimler 13 Aralık 2015 gününü gösterdiğinde 6 aylığına New York’a gidiyordum. (turistik vizem bu kadarına izin veriyordu) Hayatımın heyecanını yaşadım. O ise belki benden daha çok heyecanlıydı. Beni karşılamak üzere bulunduğu JFK Havaalanı’ndaki halinden belliydi.

J’avais fait mon stage de fin d’études à New York : c’était la toute première fois que je découvrais la ville, et c’était un expérience inoubliable, quoiqu’un peu solitaire sans ma moitié, qui elle travaillait à Bruxelles. Mais quand j’ai eu l’opportunité d’y revenir pour une année entière, à partir de décembre 2015, je devais absolument lui demander de m’accompagner… Quelle ne fut pas ma joie quand elle m’a dit oui 😀 Je suis parti le premier, car mon travail l’obligeait, mais c’était pratique car, ainsi, je pouvais chercher et trouver un appartement avant sa venue. Et le 13 décembre 2015, soit un an jour pour jour après l’officialisation de notre relation, elle est enfin arrivée !

Kendisi birkaç kez gittiği New York’ta işi gereği toplam 1,5 yıl  kaldı  ve ben bunun 6 ayında onunlaydım. Dolayısıyla blogta sadece beraber geçirdiğimiz zamanı paylaşacağız. New York Günlükleri serimizde elbette 6 ayın her gününü de anlatmayacağız. Sadece New York’un en turistik noktalarını ve keşfettiğimiz köşelerini aktarmaya çalışacağız.

Ma moitié est restée 6 mois merveilleux (c’était tout ce que son visa pouvait nous offrir… Mais c’était quand même génial). Par conséquent, cette nouvelle série que nous vous proposons racontera les grands moments que nous avons passés ensemble, par-ci par-là dans les endroits iconiques de cette ville formidable.

Gidiş tarihimden de anlayabileceğiniz gibi New York’taki ilk 10 günüm Noel’e denk geldi; bu yüzden kendimi çok şanslı hissediyordum çünkü şehrin tümü ışıl ışıldı (belki bu, New York için yanlış bir tanımlama olur çünkü şehir yılboyu ışıl ışıl; demek istediğim Noel’e özgü bir canlılık hali olduğu). Çocukluğumda izlediğim Noel temalı Hollywood filmlerinin içinde hissediyordum kendimi. “Bahar tazelenme zamanıdır” derler ama bence Hristiyan dünyada o ölü toprağını üstünüzden Noel zamanı atabiliyorsunuz ve tazelenip yeni bir yıla hazırlanıyorsunuz. Bu 10 gün boyunca sevgilim işe gitmedi ve biz dilediğimiz zaman uyanıp, dilediğimiz zaman çıkıp Noel pazarlarını geziyor, bir restorana kendimizi atıp hem karnımızı doyuruyor hem de ısınabiliyorduk çünkü hava çok ama çok soğuk oluyordu. İlk ay upper west side‘da bulunan bir odada yaşadık. Evet, stüdyo daire değil sadece bir oda. Ama inanın geriye dönüp baktığımızda en mutlu olduğumuz yer de orasıydı. (christmas spirit‘in mutlaka payı vardır) Daha sonra upper east side‘da bir stüdyo daire tuttuk. Evsahibimiz Türk bir müzisyendi tesadüfe bakın ki.

Quelques jours après nos retrouvailles, les vacances de Noël commençaient enfin ! Quelle période, chers amis ! On dit toujours que le Printemps est la saison qui nous rajeunit, mais comme le dit si bien ma chère moitié, à New York, c’est plutôt le cas des fêtes de fin d’année. Tout est animé, décoré, coloré et joyeux ; les différents marchés de Noël, que l’on trouvait notamment au sud de Central Park ou encore à Bryant Park, étaient de véritables sources de bonne humeur ! Les gens riaient, patinaient sur les pistes de glace, s’amusaient en famille… Et lorsque la nuit s’emparait enfin de New York, l’ambiance était encore plus magique 🙂 bref, vous comprenez facilement dans quel état d’esprit nous étions… A cette époque, nous vivions dans un minuscule studio dans l’Upper West Side, et comme j’étais en congés pour plus d’une semaine, nous étions libres de dormir autant que nous voulions, sortir quand nous le voulions… C’était super ! Encore aujourd’hui, nous repensons à ces grands moments de décembre, qui figurent parmi les meilleurs moments que nous avons vécus en amoureux 🙂

Upper west side‘da iken American Natural History Museum‘a (Amerikan Dogal Tarih Müzesi) çok yakındık ve dolayısıyla ilk ziyaret ettiğimiz müze burası oldu. Pasifik Okyanusu’ndaki adalarda yaşayan yerli halklardan, Afrika’nın en ücra köşesindeki maymun türlerine; Amerika kıtası yerlilerinin geleneksel kıyafetlerinden Asya müzik enstrümanlarına kadar geniş bir yelpazede dünya ve evrim tarihini görüyorsunuz bu müzede. Sizin anlayacağınız çok çok geniş bir yelpaze. Şimdi müzeden birkaç fotograf paylaşacağız.

Mon épouse et moi-même aimons beaucoup les musées… A vrai dire, ils font partie de nos sorties préférées ! Il était donc naturel que nous découvrions sans attendre le magnifique American Natural History Museum, situé sur Central Park West à quelques minutes de marche de notre petit studio. Il s’agit d’un des établissements culturels majeurs de la ville : très familial, il propose de nombreux voyages à travers le monde. Les enfants seront sûrement émerveillés de voir les grandes salles où s’alignent les grandes vitrines donnant vue sur des espaces naturels d’un réalisme inouï : décors et animaux d’Afrique, d’Amérique ou encore d’Asie… C’est comme si on y était ! Ne manquez pas non plus les autres salles consacrées aux civilisations des quatre coins de la planète, et bien sûr les fameux dinosaures ! C’est un grand musée, il y a beaucoup à faire, alors n’hésitez pas !

Şimdilik veda ediyoruz. New York Günlükleri Bölüm 2‘de görüşmek dileğiyle! Sevgiyle kalın!

A bientôt pour notre deuxième épisode ! Take care les amis 🙂