Bonjour les amis 🙂 Nous nous retrouvons pour un nouveau chapitre consacré à notre Lune de Miel… Direction Porticcio en Corse ! Pour notre premier jour, nous n’avons pas attendu : quelques heures seulement après notre arrivée à l’hôtel Kallisté Molini, nous nous rendons à la plage Agosta pour nous baigner, nous reposer et prendre un bain de soleil… un bain qui, pour ma part, s’est transformé en sérieuses brûlures sur mon dos ! Mais ce n’est pas grave : on s’est bien amusé ! Par contre, il faut savoir que cette plage est assez grande, et que vous ne trouverez pas forcément à proximité des restaurants… Heureusement pour nous, il y avait un petit snack où nous avons pu manger des sandwichs particulièrement délicieux 🙂

Merhaba ! Balayımızın ikinci bölümüyle yeniden beraberiz. İlk bölümü otele girişimizde bırakmıştık. Otele check-in saatinden önce geldiğimiz için odanın hazırlanmasını bekledik fakat uzun sürmedi. Eşyalarımızı bırakıp mayomuzu giydiğimiz gibi sahile koştuk. Benim önerim Fransa’da havuzlu bir otel ayırtırsanız otelden ayrılmamanızdır çünkü deniz kenarında hiçbir hizmet bulamıyorsunuz. 2015 yılındaki Marsilya tatilimizde de aynı problem vardı.  Şemsiye-şezlong-WC YOK. “Ne güzel iste her şey bedava” diyebilirsiniz ama gerçek hayatta bu hizmetler bir zorunluluk gibi geliyor bana. Hele ki şemsiye olmadığı için eşim akşam odaya kıpkırmızı döndüğünde (güneşe çıktığınız ilk gün güneş kremi tam korumuyor) bir daha sahile gitmemeye karar verdik. Allah’tan kumsalın hemen yanında bir sandviççi amca vardı da karnımızı doyurabildik. Aşağıdaki fotoğrafta sahildeki gün batımını görüyorsunuz 🙂

Le premier soir, le gentil manager de l’hôtel nous conseille d’aller manger dans un restaurant où l’on sert des spécialités corses… Juste ce qu’il nous faut pour profiter davantage des merveilles de l’île 🙂 Nous marchons ainsi une vingtaine de minutes, contournons l’hôtel Radisson, et arrivons à l’Auberge “La Ferme”. Il y avait tellement de monde qui avait réservé que nous avons mangé sous un arbre, un petit peu en retrait… ce qui nous convenait bien 🙂 Le repas était très bon (nous recommandons fortement le gigot d’agneau), et même si le service était un peu long, nous avons écouté avec joie un petit concert live de chansons traditionnelles corses… Bref, une première très belle soirée pour notre Lune de Miel 🙂

Cuma, akşam olup da odaya döndüğümüzde sandviçlerin etkisi çoktan geçmiş, acıkmaya başlamıştık. Bana göre günün en güzel anları başlıyordu romantik bir akşam yemeğiyle. Otelin güler yüzlü yöneticisi bize Korsika mutfağını denememizi önerdi. 20-25 dakika yürüme mesafesinde (evet, Molini’nin hiçliğin ortasında olduğunu söylemiştik) Auberge La Ferme diye bir lokantada harika kuzu eti yedik. Yanındaki garnitür bana Türk mutfağını hatırlattı. Canlı müzikle yerel dilde şarkılar dinledik. Yavaş servise rağmen çok hoş bir restoran olduğunu söyleyebilirim. Şarapları da harika! Burada toplam 2 kez yemek yedik.

Et puisqu’on parle de restaurants… Parlons-en justement 🙂 Comme nous l’avons dit précédemment, notre hôtel était un peu isolé, et il a donc fallu explorer les alentours pour voir où nous restaurer et passer de belles soirée ensemble… A une vingtaine de minutes à pied, en longeant la plage Agosta, se trouve un petit centre fort agréable où quelques restaurants offrent une très belle vue sur la mer, et sur un coucher de soleil des plus romantiques… Il se trouve notamment une pizzeria absolument géniale, L’Amba, où nous avons savouré de délicieux cocktails et mangé l’une des meilleures pizzas “ever”… Bref, une excellente table de Porticcio que nous recommandons fortement 🙂 La photo qui suit vous donne un petit aperçu de la vue !

İkinci günden itibaren her günü havuz kenarında geçirdik ve en iyisini yaptık. Butik otel olduğu için çok müşteri yoktu ve biz dilediğimiz gibi eğleniyorduk havuzda. Atladık zıpladık, bir çocuğun eğlenebileceğinden daha çok eğlendik hafta boyu 🙂 İkinci akşamımızda bir italyan lokantasına gittik, yemek de tatlı da çok lezzetliydi ama garsonların suratsızlığı bize antipatik geldi ve memnun kalmadık. Erken kalkıp Agosta sahili boyunca otele yürürken gün batımının tadını çıkardık, o kadar romantikti ki.. Üçüncü akşam o italyan lokantasının yanında bulunan L’Amba Restoran’a gittik. Abartmadan söylüyoruz ki hayatımızdaki en lezzetli pizzayı burada yedik. Beni bilen bilir, asla tabağımı bitirmem, hemen doyarım ama önümdeki kocaman pizzayı 10 dakikada silip süpürdüm. Üstelik kokteylleri ef- sa- neydi ve biz hafiften sallanarak otelin yolunu tuttuk. Korsika’daki son gecemizde de bu restoranda yedik. İşte bu şahane restorandan bir fotoğraf:)

Si vous n’avez pas de voiture à Porticcio (et c’était notre cas), il faut savoir que les cars menant à Ajaccio sont rares… Pas plus de 3 cars par jour, dont deux le matin ! Autre point important : ces cars ne mènent à l’aéroport Napoléon Bonaparte que si vous le demandez au chauffeur… La photo suivante a été prise dans un arrêt proche du Radisson et des restaurants sympas 🙂

Porticcio, arabası olmayan ve yürümekten hem gücenmeyecek hem de yorulmayacak olanlar için harika bir yer. Hele ki balayınızı gece-gündüz sakin bir yerde geçirmek istiyorsanız ideal adreslerden biri. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi Porticcio durağından merkeze doğru günde sadece 3 kez otobüs geçiyor (3 kere de akşam saatlerinde Porticcio’ya dönülebiliyor) . Ve otobüs sadece şoförü bilgilendirdiğiniz takdirde havaalanına uğruyor. Benim gibi insan sevmeyen biri için tam yerleşmelik bir ilçe 🙂

Un petit mot sur l’hôtel, qui était vraiment charmant : il y avait un espace réservé aux clients avec piscine, hamac, chaises longues et parasols, où nous avons passé des journées formidables à nous amuser, bronzer et nous reposer… La vue sur la mer était impressionnante, que ce soit pendant la journée ou le soir, où Ajaccio brillait de mille feux 🙂 Concernant le petit-déjeuner, c’était très bon et varié, avec bien entendu de la charcuterie corse ! Au final, notre séjour a été parfait : n’hésitez pas à réserver dans cet hôtel certes un peu isolé, mais vraiment génial 🙂

Yazımızı otel hakkında birkaç kelime edip bitirmek istiyoruz. Kahvaltısı harikaydı, her sabah keyifle kahvaltımızı yaptık. Hamağın verdiği huzur, şezlongların rahatlığı, şemsiyelerin güvenirliği, havuzun bakımı, odanın temizliği, samimi ortam, güler yüzlü personel… her şeyi ama her şeyiyle bana sorarsanız 10 numara oteldi ve 6 gecelik ücret gayet uygundu. Sadece 12 oda vardı ama en fazla 6 oda doluydu biz oradayken. Ne kadar az insan o kadar medeniyet derim.

Ces deux dernières photos ont été prises le dernier soir de notre Lune de Miel (snif !), et le matin de notre départ : un beau coucher de soleil, et une lune presque aussi brillante que les yeux de mon épouse 🙂

Bu iki fotoğraftan ilkini son gecemizde çektim. Hava bize adeta gitme vaktinin geldiğini çünkü kışın yaklaştığını söylüyordu. Balayımız boyunca her gün çok sıcaktı ama her akşam bir öncekinden daha soğuk oldu. Son fotoğrafı ise otele veda ederken çektim sabah 6’da. Ayın güzelliğine bakar mısınız…

A bientôt pour de nouvelles aventures les amis 🙂 Gros bisous 🙂

Şimdilik bizden bu kadar. Yakında yeniden birlikte olacağız. Peki hangi sehri anlatacağız? Orası sürpriz 🙂