Fransa’da Hayatta Kalma Kılavuzu-II

Hepinize yeniden merhaba! Umarım bu yeni seriyi beğenmişsinizdir; şimdi ikinci bölümüyle karşınızdayım. Bugün Fransa’daki özel tarihlerden ve tatil günlerinden (milli ve dini bayramlardan) konuşacağız. Hadi başlayalım !

2) ÖZEL GÜNLER

Fransızlar için can damarlarından biri tatil günleridir. Yani milli veya dini bayram gibi günler onlar için çok değerlidir. Zaten çalışmayı sevmeyen bir millet olduklarını daha önce yazmıştım. Resmi tatiller ve manevi önemi olan özel günler onlar için cennetle eşdeğer. Bir kere maaşlı kadrolu çalışanların yasal olarak senede 5 hafta tatil hakları var; hem de bu süre işe girer girmez böyle.. yani kıdem kazandıkça artan bir şey değil (en azından benim eşim için böyle). Üstüne kaymak niyetine bu resmi tatiller de eklenince yeme de yanında yat! Bir de tabii “köprü” yapmayı (faire le pont) çok severler -ki Türkler de bunu çok seviyor. Yani (mesela) perşembe bir milli bayramsa cumayı da alıp 4 gün yatmayı ya da bir yerlere kaçmayı kim sevmez ki? Fransa’nın o kadar çok tatil (ve özel) günü var ki inanamayacaksınız. Peki hangi günler Fransızlar için tatil? kronolojik olarak listeleyelim:

Uyarı: Bu serinin amacı siz Fransa’dayken ya da Fransa’ya gelmeden önce bilgilenmenizi, onların kültürlerine ve gündelik hayatlarına yabancılık çekmemenizi (dini bayramlarda marketler kapalı olduğu için aç kalmamanızı), hatta daha kolay sosyalleşmenizi sağlamak olduğu için sadece tatil günlerini değil bir yıllık takvimde bulunan tüm önemli günleri ve olayları aşağıya yazıyorum. Bana daha sonra teşekkür edersiniz 🙂

Jour de l’An: yılın ilk günü yani 1 Ocak’tır. Hadi bunun üstünde çok durmayalım, ne de olsa her yerde bu gün resmi tatil.

6 Ocak: Epifani günüdür. Bugüne biz Türkler, Ermeni vatandaşlarımızın İstanbul Boğazı’nda soğuk suya atlamasından aşinayız; her sene ana haberlerde görürüz. Bu tarih Ermeni Kilisesi’ne göre gerçek Noel’dir. Katoliklerin ağırlıkta olduğu Fransa’da ise gelenek, bir pastanın içine saklanmış minik adamı bulmaktır. O pastayı çok dikkatli yemek gerekir çünkü ağzımızda yabancı bir cisim bulmamız an meselesidir. Aman sakın yutmayın adamı 🙂 Bulan, kral ilan edilir sembolik tacını takar ve kraliçesini seçer. Tam tersi de olabilir. Resmi tatil değildir ama manevi olarak özel ve önemlidir.

Mardi gras: Yağlı Salı ! Bu gün Paskalya’dan tam 47 gün önceye denk gelen bir salı günü kutlanıyor. Resmi tatil olmasa da kültürel anlamda iple çekilen günlerden biridir. Bu salı gelip çattığında Fransızlar dünyanın bütün yağlı ve sağlıksız yiyeceklerini gönül rahatlığıyla yerler. Ha başka gün sağlıksız beslenmiyorlar mı elbette besleneni vardır hem de hiç vicdan azabı çekmeden ama Mardi gras bir başka zevkli! Resmi tatil değil elbette. Mardi gras’nın asıl amacı ”kontrolden çıkılan bir kutlama” yapmaktır, yani her şey ölçüsüzdür. Kılık kıyafet dahil. Neden? Çünkü hemen ardından Carême orucu gelir ve oruç tutanlar besinlerinden davranışlarına kadar her şeylerine dikkat etmek zorundadırlar; yani mardi gras oruca girmeden önce kurtlarını dökmek gibi bir şeydir.

Martın ilk pazarı: büyükanneler günü.. çok şeker değil mi? Büyük anne ve büyük baba günlerinde insanlar büyük anne ve babalarını hatta hayattalarsa ninelerini ve büyük büyük babalarını arıyorlar veya ziyaret ediyorlar.

Paskalya: Noel’i bugüne dek Hz. İsa’nın doğumu sandıysanız bütün bildiklerinizi unutun. Katoliklere göre Hz. İsa, Paskalya’da doğmuştur. Başka bir ifadeyle, O’nun doğumu Paskalya vakti kutlanır. Kamu çalışanları için resmi tatildir. Mutlaka bir pazartesi günü kutlanır. Sendromsuz pazartesi!

1 Mayıs: Bu tarih elbette Fransa’da da resmi olarak ”işçi bayramı”dır ancak halk nezdinde bu gün muguet (okunuşu: müge) günüdür. Yani muguet isminde çiçek satın alınır ve en sevilen kişi veya kişilere hediye edilir; yıl boyunca görmediğiniz muguet satıcıları sokak köşelerinde belirmeye başlarlar ve sadece bu çiçeği gün boyu satıp sonra ortadan yok olurlar. Ta ki bir sonraki 1 mayıs’a kadar. 1 mayıs günü boyunca işçilerden konuşulmadığı kadar muguet muhabbeti döner. Resmi tatildir.

8 Mayıs: İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da bitişi büyük bir sevinçle kutlanır. (Pasifik’teki savaş 1945’in eylülünde son bulmuştur) Bugünün resmi adı ”victoire des alliés”dir. Resmi tatildir. [Bu günün neden Türkiye’de önemli olmadığını hep merak etmişimdir. Türkiye, 1945’in şubat ayında ikinci dünya savaşı’na resmen katıldı yani savaşta sadece üç ay resmen taraf olduysa da 6 yıl süren savaşın tüm yıkıcı etkilerini ekonomik ve toplumsal anlamda çekmiştir. Savaşın bitişini kutlamamız iyi olmaz mıydı? Biz kaybeden taraftaydık tamam da bu günü Almanlar da kutluyor, niye biz de kutlamayalım?]

Ascension: Hz. İsa’nın göğe yükseldiğine inanılan perşembe günüdür. Resmi tatildir. 4 gün tatil yapmak için idealdir.

Pentecôte: Mutlaka bir pazartesi kutlanan Hamsin Yortusu, Hz.İsa’nın ölümünden sonra ruhunun geri geldiğine inanılan gündür. Paskalya’dan 50 gün sonrasına denk gelir. Bir sendromsuz pazartesi daha! Sadece öğrencilere ve memurlara tatildir.

14 Temmuz: Fransızların Cumhuriyet Bayramı’dır. Fransa’nın en önemli günüdür. Resmi tatildir.

15 ağustos: Assomption Hz Meryem’in göğe yükseldiğine inanılan gündür.

Ekimin ilk pazarı: büyükbabalar günü! evet yanlış okumadınız. Bu yazıda anneler ve babalar gününe yer vermedim çünkü zaten bütün dünyada bu gelenek var ama Fransa’da büyük anne ve büyük babalar da unutulmamış.

31 Ekim- 1 Kasım: Cadılar bayramı 31 Ekim gecesi kutlanır. Aslında bu bayram Amerikan kültürüne ait ama Fransa’da ben birçok kez cadılar bayramı temalı partiye katıldım. Özellikle gençler önem veriyorlar buna ve onları barlarda komik/korkutucu kostüm veya makyajlarla eğlenirken görebilirsiniz. Fransa için asıl önemli olan tarih bunun ertesi günüdür yani 1 Kasım’dır çünkü Azizler Günü isminde (La Toussaint) bir dini bayramdır ve resmi tatildir. Toussaint gibi en önemli dini günlerde şehir, ölü bir şehre dönüşür; bütün işletmeler kapalıdır. Zaten kimse de evinden çıkmaz. Turistlerin yapacak bir şey bulamamaktan adeta acı çektiği günlerdir bu günler.

11 Kasım: Birinci Dünya Savaşı’nın bitişi (Armistice) Resmi tatildir. [Bu günün de Türkiye’de neden önemli olmadığını merak etmişimdir. Biz bu savaşta bilfiil aktördük zira.]

Kasımın üçüncü perşembesi: Beaujolais isimli şarap bu gün mutlaka içilir; gelenek budur. Elbette resmi tatil değildir ama mesai bitince aile ve/veya arkadaşlarla beaujolais içmek gibisi yoktur. Şarap bahane tabii!

24-25 Aralık: Noel heyecanı Toussaint’den sonra hemen başlıyor aslında. Herkes çam ağacı alıyor ve süslüyor. (Fransa’da ne yazık ki her sene canlı çam ağaçları satın alınıyor ve onları yılbaşından sonra çöplerin yanına atılmış halde görmek beni üzüyor. Ben İstanbul’da yaşarken cansız ağacımız vardı, her sene onu kullanırdık) 1 Aralık’tan itibaren başlayıp 24’üne kadar devam eden çikolata takvimleri alınır (hediye de edilir) ve içindeki çikolatalardan günde bir tane yenir. Buna “Calendrier de l’Avent” denir. Tabii çocuklar için büyük heyecan kaynağıdır. İple çekilen Noel gelip çatar ve Noel yemeği 24’ü akşamı yenir, ertesi sabah ise hediyeler açılır. (Gelenek budur ama bazı kişiler 24’ü gecesi de hediye açıyorlar) Sadece 25 Aralık resmi tatildir ama genelde insanlar en az 1 hafta çalışmazlar (mesela eşim gibi aile babaları ailece vakit geçirmek için izin kullanırlar). 25 Aralık’ta ailece yenen öğle yemeği de çok önemlidir. Diğer mezhepleri bilmiyorum ancak Katolikler çam ağacının yanında mutlaka crèche de kurarlar. Crèche, Hz. İsa’nın doğumunu (nativité) temsil eden bir mizansendir. Her biri el yapımı olan heykellerin en küçüğünün bile fiyatı en az 25€’dan başlar. (Bu, genelde Güney Fransa geleneğidir) Bunları Noel pazarlarında bulabilirsiniz. Crèche mizanseni çok kalabalıktır yani çok sayıda heykelcik almak gerekir. (25 aralıkta açık tek bir yer bulamazsınız çünkü herkes ailesiyle tatil yapar ancak Noel sezonunda “yeter ki tüketici daha çok para harcasın, daha çok hediye alsın” diye pazar günleri bile her dükkan açık oluyor artık. Buna Noel pazarlarını katmıyorum, Noel pazarları 1 ay boyunca pazar dahil her gün zaten hep açık oluyor geleneksel olarak)

31 Aralık: Le Réveillon, Arife anlamına gelir yani yeni yılın arifesidir. Hediye verme faslı 6 gün önce çoktan hallolduğu için bu gece sadece yenir içilir hatta bi tık sönük geçer Türkiye’ye nazaran. Ben Türkiye’de yaşadığım 25 sene boyunca 31 Aralık’ı hep iple çekmişimdir, hep mutlu olmuşumdur coşkuyla dolmuşumdur, Fransa’da o coşku yılın son gecesinde yok çünkü Noel rol çalıyor.

Kamu çalışanlarına dair ufak bir detay: Okul veya devlet dairesi gibi resmi kurumlarda çalışan kişiler Noel, Paskalya gibi dini tatillerde ikişer hafta izinlidir. Veya pentecôte gibi tek günlük dini tatiller de onlar için tatilken özel sektör için tatil olmayabilir. Diyeceğim o ki eğer bir okula başvuracaksanız ya da konsoloslukta işiniz varsa bu gibi tarihlerde mail atmamanızı, atarsanız da cevap beklememenizi tavsiye ederim çünkü memurlar tatilde olacaktır. Ben İstanbul’da frankofon bir kolejde okudum liseyi. Hem ikişer haftalık Heistiyan tatillerinden hem Müslüman dini tatillerden yararlanırdık. Tabii sınavlar bu tatillerin hemen sonrasına konurdu ve ben her uzun tatili çalışarak geçirirdim…

Son olarak isim günleri: Hristiyanlar için tatil olmayan ama yine de çok önemli olan günler vardır ki onlar isim günleridir. Diyelim ki adınız Louis, öyleyse St. Louis isimli azizin günü sizin isim gününüz. Bunların hepsine internetteki isim takvimlerinden ulaşabilirsiniz. Fransızlar, doğum günleri dışında isim günlerinde de hatırlanmaktan, aranmaktan hoşlanıyorlar, kendilerini değerli hissediyorlar.

Fark ettiyseniz yukarıda yazdığım günlerin ezici bir çoğunluğu Hristiyan kültürünün meyvesidir ve Türkiye dahil olmak üzere dünyanın büyük kısmında kullanılan Gregoryen takvim esas alınmıştır. Fransa her ne kadar seküler bir ülke olsa da resmi tatiller Hristiyanlık dinine göre ayarlanmıştır. Örneğin Fransa’da Kurban Bayramı tatili diye bir şey yoktur; Müslüman göçmenler veya Müslüman Fransızlar “ben Kurban Bayramı’nda işe gitmiyorum” diyemezler aynı Türkiye’deki Hristiyanların (yabancı resmi kurumlarda çalışanlar hariç) Noel tatili talep edemediği gibi ve bu gayet normal.

Şahsi tespitimle yazıyı tamamlamak istiyorum: Ben kışı, yağmuru, çamuru, soğuğu hiç sevmeyen, 32 yaşıma gelmeme rağmen hava kötüyse anın tadını çıkarmayı, söylenmemeyi öğrenemeyen, her sene baharı ve yazı iple çeken biri olarak Fransa’da özellikle kış vaktinde bu kadar çok özel günün neden olduğunu anladım! çünkü bence Fransızlar da bu iğrenç mevsimi sevmiyorlar ve çekilebilir hale getirmek istiyorlar! Ekimi çekilebilir kılmak için son günündeki cadılar bayramını iple çekiyorsunuz çünkü çılgınlar gibi eğleneceksiniz sonra Noel heyecanı başlıyor böylece kasım-aralık da hızlı geçiyor, ocak-şubat-mart (en sevimsiz aylar) hiçbir kutlama yok ölü bir dönem en sıkıcısı onlar; hadi bizim minik ailemiz için öyle demeyelim neticede şubatta eşimin martta kızımın doğum gününü kutluyoruz.. nisan mayıs hem dallarda hem içimizde tomurcuklar açıyor ve nihayet yaza kavuşuyoruz! işte böyle böyle takvimler geçiyor, ömür akıp gidiyor. Kutlamalar, kadeh kaldırmak için türlü bahaneler, bir araya gelmeler, bayramlar, birbirine hediye vermeler veya sadece arayarak bile karşındakini değer hissettirmeler dünyadaki en güzel şey.

Minik bir hatırlatma: Fransa kendine has tembellik psikozundan çıkmak zorunda kaldı pandemi “sayesinde”. Ben master için buradayken (2014) marketlerin açılış-kapanış saatleri çok keskindi. Ama şimdi insanlar ihtiyaçları giderebilsin diye (her an yeni bir karantina gelecek korkusundan sanırım) saatler daha esnek…Yine de pazar günlerinde temkinli olmakta fayda var; açık eczane bulmak çok zor, marketler de öğlen 12 veya 1’e kadar açık. Restoranlar ve pastanelerin çoğu açık olur ama pazartesileri genelde kapalıdırlar. Mekanların google’a verdikleri saatlere pek güven olmadığını da belirteyim. Pazartesi demişken kuaför ve berber gibi işletmelerin de kapalı olduğunu unutmadan yazayım.

Serinin üçüncü yazısında görüşene dek kendinize iyi davranın!

Fransa’da ehliyet almayı mı düşünüyorsunuz? Öyleyse sizi Fransa’da Nasıl Ehliyet Alınır? yazımı okumaya davet ediyorum 🙂

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s